Kefaret orucu nasıl tutulur? Birden fazla oruç bozan kimseye kaç defa kefaret gerekir? Ramazan orucunu tutmamak kefaret gerektirir mi?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Ramazan ayında farz olan oruç tutulduğu için bu ayda kefaret orucu tutulmaz. Diğer ayların hepsinde kefaret orucu tutulabilir.

Ramazan ayında, hiçbir özür yokken, niyet ederek başlamış olduğu bir orucu, bile bile bozan bir kimsenin kefaret cezâsı olarak iki ay oruç tutması gerekir.

Bir senenin Ramazan’ında veya başka senelerde birden fazla bu şekilde oruç bozan bir kimseye tek kefaret icap eder. Şâyet oruç tutmaya güç yetiremiyorsa altmış fakire yemek yedirir.

Kefaret orucu iki Kamerî ay tutulur. Yani meselâ Rebîülâhir ve Recep ayında iki ay üst üste oruç tutan kimse kefaret borcunu ödemiş olur. Yani burada mutlaka altmış günü bulması gerekmez. Meselâ Rebîülâhir otuz gün, Receb ayı da yirmi dokuz gün çekse toplam elli dokuz gün tutacaktır. Buna bir de kaza ekler, böylece altmış günü bulmuş olur.

Fakat kefaret orucunun ilk gününe ayın birinci günü olarak değil de 5’inde veya 10’unda başlasa, artık bundan sonra aylar kaç çekerse çeksin altmış günü tamamlaması gerekir. Bir de kaza orucu tutarak toplam altmış bir günü bulmuş olur.

Kefaret orucunu hiç kesmeyip ara vermeden iki ay veya altmış gün tutmak gerekir. Meselâ, araya yolculuk, hastalık, Ramazan veya bayram, kadınların lohusalığı gibi bir hâl girer de iki ayı veya altmış günü doldurmamış olursa, tutulan oruçlar kefaret orucundan sayılmaz, tamamı nafile olacağından yeni baştan tutmaya başlanması gerekir.

Kadınların âdet halleri sıraya mâni değildir. Âdetleri tamamlandıktan sonra gün geçirmeden kaldıkları yerden kefaret orucunu tutmaya devam ederler.

Kaza orucu kefaret orucu ile birlikte hesap edilmez. Yani iki ay üst üste kefaret orucunu tutan kimse kaza orucu olan bir günü ondan ayrı olarak tutar, onun içine katmaz, birlikte hesap etmez. Mesela, Receb’in birinci gününde kefaret orucuna başlayıp, Şaban ayı ile birlikte iki ay üst üste hiç ara vermeden tutan kimse, esas olarak kefaret borcunu tutmuş olur. Kaza orucunu da daha sonra Ramazan’ı müteakip, mesela bayramın ikinci günü veya istediği bir gün tutabilir. Böylece hem kefaret, hem de kaza borcunu tamamlamış sayılır. Recep ve Şaban aylarından birisinin yirmi dokuz gün çekmesinin bir tesiri yoktur. Yani kefaret orucu tamamlanmıştır. (bk. el-Mezahibü’l-Erbaa, I/579)

Şunu da belirtelim ki; Hanbelî mezhebine göre seferîlik gibi meşru bir ma­zeret dolayısıyla kefaret orucuna ara verilirse, bu fasıla, süreklilik şartını ihlâl etmez. Dolayısıyla iki aylık kefaret orucuna kalındığı yerden devam edilir; ye­ni baştan başlamak gerekmez. (Cezîrî, Mezâhib, 1/579)

Şiddetli bir meşakkat, aşırı derecede zorlanma ve benzeri sebeplerden ötürü iki ay süreyle oruç tutmaya güç yetiremeyen kişinin altmış fakire yemek yedirmesi gerekir.

Selam ve dua ile…
Sorularla İslamiyet

https://sorularlaislamiyet.com/kefaret-orucu-nasil-tutulur-birden-fazla-oruc-bozan-kimseye-kac-defa-kefaret-gerekir-ramazan-orucunu


Oruç kefareti, Kur’an’da yer almayıp Hz. Peygamber (asm) tarafından vazedilmiştir. Oruç bozma kefareti, herhangi bir mazereti bulunmaksızın Ramazan orucunu kasten bozan kimseye gereken kefareti ifade eder.

İslâm’ın beş temel şartından biri olan oruç ibadetini yerine getirmekte zor­lanan kimselere bir dizi kolaylık ve ruhsat getirilmiş, ayrıca kasten oruç tutmayan veya başladığı orucu meşru bir mazere­te binaen bozan kimseye de tutulmayan orucu kaza etmesi imkânı tanınmıştır.

Bu ruhsat ve imkânlardan sonra başladığı Ra­mazan orucunu hiçbir mâkul ve haklı gö­rülebilir sebep yokken, bilerek ve isteye­rek bozan kimsenin durumu ağır bir ku­sur ve suç kabul edilmiş, böyle kimselere, bu hatalı davranışlarından dolayı Allah’­tan af dileyebilmeleri için biri yine oruç cinsinden olmak üzere üç tür ibadetten biri kefaret olarak öngörülmüştür.

Oru­cu kasten bozan kimse için öngörülen ke­faretin ceza yönü ağır basar. Bu kefareti gerektiren sebep ise Ramazan orucunu eda eden kimsenin orucu kasten ve iste­yerek bozmasıdır. İkrah, hata, unutma gibi kasıtlı olmayan durumlar kefareti ge­rektirmez.

Hanefîler ve Mâlikîler dahil fa­kihlerin bir grubuna göre Ramazan orucu­nun cinsî münasebetle veya yeme içme ile bozulması aynı hükme tâbi iken, Şafiîler başta olmak üzere diğer bir grup fakihe göre Ramazan orucunun sadece cinsî münasebetle bozulması kefaret gerekti­rir, kasten de olsa yeme içme kefareti ge­rektirmez.

Birinci grup, kasten yapılan cinsî münasebetle kasten yeme içmenin aynı ortak illete sahip bulunduğunu, iki­sinin de orucun kasten bozulması mahiyetinde olduğunu ileri sürer.

İkinci grup ise Hz. Peygamber (asm)’in Ramazan ayında ka­rısıyla cinsî münasebette bulunan sahâbî hakkında kefarete hükmettiği (bk. Buhârî, Savm, 30-31; Keffârât, 2, 4; Müslim, Sıyâm, 14) hadiste yeme içme geçme­diği ve yeme içmenin farklı olduğu mü­lahazasıyla hareket eder ve kıyas yoluyla kefaret hükmünü genişletmek istemez. Şâfiîler’in burada kıyas yoluna gitmeme­leri biraz da kolaylığı sağlama, zorluk ve sıkıntıya yol açmama düşüncesinden kay­naklanmış olabilir.

(Geniş bilgi için bk. TDV İslam Ansiklopedisi Kefaret md. 25/178)

Selam ve dua ile…
Sorularla İslamiyet

https://sorularlaislamiyet.com/ramazan-orucunu-bozan-sadece-bir-gun-kaza-tutar-kefaret-tutmaz-diyen-safiilerin-delili-nedir

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir